Yer | : | İstiklal Cad. Katip Mustafa Çelebi Mah. Abdullah Sok. NO:20/1 BEYOĞLU |
Spesiyal | : | Harbiye Dürüm |
Tür | : | Kebapcı |
Fiyat | : | $$ |
Doyuruculuk | : | OOOOH! |
Puan | : | 8,625 |
Lezzet: 9,5, Servis: 7, Menü: 8, Dekor: 10 |

2005 savaşların. kimlik tartışmalarının ve küreselleşen dünyada gittikçe artan milliyetçilik dalgalarıyla beraber dünya halkı olma fırsatını elden kaçırdığımız bir yıl oldu. Ne yazık ki Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezi (her ne kadar bizim ünlü filozoflarımızdan Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından Türkiye’nin Avrupa ile yakınlaşmasının bu tezi çürüteceğini iddia etmiş olsa da aha biz müzakerelere başlayacağız hiçbir şey olmadı) dünya aydınları ne kadar yırtılırsa yırtılsın gerçek oldu. Bu tezin ortaya atılmasına sebep onlarca şey sayabiliriz, Huntington’un CIA’den para desteği alıyor olmasından tutunda bu tezin amerikan dış politikasını tüm dünyaya kabul ettirmek için yazılmış olmasına kadar ancak bunlarda hiç biri gerçeği yansıtmaz çünkü siz bir insanı yaşam alanından farklı düşünemezsiniz ve iddia ediyorum eğer Huntington Mesken Yemek&Kebap Evi’nden kapısından içeri bir kez olsun adımını atmış olsaydı ne çatışma düşünürdü ne de medeniyet. Sakın bu sözlerimi abartı sanmayın çünkü mesken’in benim kalbimde o enfes dürümlerinden de önce gelen özelliği gerek konumu gerekse iç tasarımı ile tam bir medeniyetler kardeşliğini yansıtmasıdır. Eğer bir gün istiklal caddesinin ara sokaklarında başı boş şekilde gezerken

Buranın adanasında bir şey var…
Burada bir defa yemek yediyseniz buraya bir defa daha gelmeyi kesinlikle isteyeceksinizdir ancak geldiğinizde acılı dürüm değil de farklı bir şey denemek isterseniz ki ben denedim aynı randımanı almanızın mümkünü yok çünkü acılı dürümde kullandıkları acılı soğan ezmesi gerçekten dillere destan.
Bütün bu güzelliklerinin yanında buranın çirkin yüzü ile hesapta karşılaşıyorsunuz. 2-2.50 TL arası dürüm yemeye alışmış öğrenci bütçesi, bir dürüme 2.75-3.50 TL arası tutar öderken elbette zorlanıyor hele ayran içmişseniz (lezzetli fakat künefeye pek benzemeyen 3.50 liralık şeyi hiç söylemiyorum) yanında ekstradan 1.50 lirayı da gözden çıkarmışsınız demektir. Ama taksimde atlama parkurlarından ve engelli koşudan yorgun düşmüş iseniz bedeninizi biraz şımartın ve gidin bu yere pişman olmayacaksınız.
(önemli not: urban gourmet'e 2006'nın ilk yazısını yazdığım için gerçekten haklı bir onur duyuyorum, gün olarak olmasada yıl olarak urban gourmet bir yaşına girdi, bütün urban gourmet yazarlarını da başarılarından ötürü kutluyorum. Siz okurlarımızada acılılılarla ve tatlılılarla geçen bir yıl da bizi rahat bırakmadığınız için siz afacanlarada teşekkür ediyorum ve seneye yeni acılılarla ve tatlılarla beraber olacağımız mesajını veriyorum.)
bizi izleyin...
Sevgili Yusuf Usta,
YanıtlaSilİtiraf etmeliyim ki şahsımın, değil Şehr-i İstanbul hudutları dahilinde, velâkin memleket sınırlarında yegâne favorim olan sana karşı -sadece canımın içi Türk İnsanı'nda görülen- "Artık dükkanına gidilmeyen esnafın yüzüne bakamama hali"ne bürünmeme sebep bir yer burası. Tamam, senin dükkanında çok güzel günler geçirdik bunlar yadsınamaz gerçekler. Hatta hep beraber ciğer yürek dürümlerimizi hüpletirken "Hırsız Var" filmini izledik ya da gelenekçi tavırlarımızla silahlanıp hep beraber sövdük teknolojik gelişmelere -ama sonra paşa paşa özür diledik. Ancak Mesken Hatay'ın o leziz Harbiye Dürüm'ünden sonra gerçekten de hiç bir şey eskisi gibi olmadı benim için. İlk ısırığı aldığımda bir seni düşündüm bir elimdeki dürümün lavaşına yedirilmiş olan acılı sosu, bir yeğenin Apo'yu düşündüm bir dürümün içindeki bir hayli zengin garnitür'ü, bir senin duvarındaki "kırlık bayırlık yerde dolanan keklikler" tablosunu düşündüm bir de tam karşımdaki Salvador Dali'nin "Narcissus" tablosunu. İkinizde de beni çeken bir şey var. Kalbim Yusuf Usta derken, mantığım Mesken Hatay diyordu ve ben de her modern insanın yenilgisine uğradım ve mantığımı takip ettim.
Yine de lütfen üzülme. Biliyorsun aynı sokaktayız, arada sırada sana uğrarım, eski günleri yâdederiz, birer yürek yeriz, çırağın Los Encılıs'a birlikte fırça çekeriz, ayranlarımızı birlikte çalkalarız (bu arada ayranı değiştirmişsin, duydum). Ama lütfen kapının önünde sopayla beklemeden önce biraz düşün olur mu?
punkTab