Salı, Aralık 27, 2005

Dürüm Sarayı

Yer:Sümer I Sk., Ankara
Spesiyal:Çarşı Kebabı
Tür:Dürümcü
Fiyat:$$$
Doyuruculuk:OOOOH!
Puan:8,5/10
Lezzet: 9, Servis: 9, Menü: 6, Dekor: 7

Başkentliler bilir, Ankara'da dürüm yemek zor iştir azizim. Yıllardan beri şöyle adamakıllı sabit bir dürümcümüz olmadı nicedir. Seyyar lezzet durakları da her canınız istediğinde ulaşabileceğiniz yerler değil malesef. İşte Dürüm Sarayı şehrimizdeki bu kanayan yaraya parmak basan hoş bir mekan.

Küçük bir dükkan burası. 8 masalık kapasiteyi dışarıya branda atarak 4 masa daha arttırmışlar. Sahipleri Adıyaman'lı. Dükkanda sürekli Adıyaman yöresine ait türküler çalmakta. Güç bela da olsa bir masaya yerleştikten sonra sipariş vermek istiyor deli gönül. Seçenekler sınırlı: Çarşı Kebabı, Ciğer Şiş, Tavuk Şiş. Bir porsiyonda 2 adet şiş olduğundan tercihimizi tavuksuz karışıktan yana kullanıyoruz. Ocakbaşındaki ustam tazecik şişleri ocağa atarken siz de inceden yutkunmaya başlıyorsunuz. Dermanı ise yanıbaşınızda. Masaya önce A2 boyutunuda kasaplarda kullanılan yağlı kağıtlardan seriliyor. Sonra da tabak olmadan üzerine marul, roka, aysberg, nane, taze soğan, domates gibi allah ne verdiyse yeşillik olarak konuluyor. Şişler kenarda cızırdaya dursun, imdadımıza ikram olan içli köfte yetişiyor. Yanında da bakır saplı bardakta köpüklü ayran. Oh derken ikramın bol olduğunu anlıyorsunuz, fındık lahmacun geliyor üstüne hem de sarmısaklı.

Çarşı Kebabı bizim bildiğimiz adananın baharatsız, zırh kıyması ile yapılanı. Son derece nefis, mideyi de yormuyor. Ciğer ise gerçekten çok taze. Zaten mekan sahibi etlerini özel seçtiğini vurguluyor. Dürümlere eşlik eden sumaklı soğan, çubuk turşusu, köz kırmızı ve yeşil biber, köz soğan ve köz domates ise iştaha iştah katıyor. "Kesmezse 1,5 söylerim" mantığı bu mekan için pek geçerli değil, zira 1 porsiyon bile tıka basa doyurucu. Ama ben doymam diyene yemek üstü hakiki fıstıklı burma kadayıfı öneririm.

7 ytl gibi ortalama bir fiyata bu dürümcünün sundukları gerçekten göz kamaştırıcı. Üstüne bir de tatlı yediğinizi varsayarsak 10 ytl bile tutmayan bir fiyata mükellef bir ziyafet çekmek mümkün. Ankara'nın gerçekten ihtiyacı olan lezzetlerden birisi, tavsiye ederim.

Pazar, Aralık 25, 2005

TBMM A Blok Üye Kafeteryası

Yer:Türkiye Büyük Millet Meclisi, A Blok, Ankara
Spesiyal:Sebze Yemekleri
Tür:Kafeterya
Fiyat:$
Doyuruculuk:OOOOOH!
Puan:9/10
Lezzet: 10, Servis: 7, Menü: 9, Dekor: 9

Ankaranın buram buram bürokrasi kokan ve hatta boğazınıza iki eliyle sımsıkı yapışmışçasına boğan atmosferindeki yoğun ve koşuşturmacalı bir günü, mükemmel bir deneyime çevirme fırsatı buldum sayın okuyucular.

Ankara'nın tam da göbeğinde ancak kolayca girip çıkamayacağınız bir kampüsün içindeki mekanımız, Urban Gourmet okuyucularıyla paylaştığım en seçme tecrübelerimden biridir, bu böyle biline.

Mükemmel çorbalar, Sebze, Et ve Balık yemekleri içinden seçeceğiniz bir lezzet kombinasyonu, şüphesiz ki günlük kalori, vitamin mineral ve keyif ihtiyacınızın en az yüzde yetmişini karşılayacak. Lafı uzatmadan görüşlerime geçmek istiyorum.

A Blok içindeki bu mükemmel kafeteryaya mümkünse öğlen saatlerinde ancak öğlen paydosundan önce gitmekte fayda var. Yoksa takım elbiseli ve kalın enseli bir takım bürokrasi neferlerinin "Ge bakalım genç, hangi partiye oy verdin? A neye bizim partiye oy vermedin" türünden serzenişlerine maruz kalabilirsiniz. Yemek servisi, eğer bir milletvekili ile gitmediyseniz self servis ve bazen oldukça uzun bir kuyruğa hapsolmanız mümkün, ancak yemeklerin lezzeti hatta fiyatı göz önünde bulunduruduğunda buna değeceğini göreceksiniz.

Her gün farklı yemeklerden oluşan ancak temel olarak birkaç çeşit et yemeği, bir kaç çeşit sebze yemeği (favorilerim), çorbalar, tatlılar ve içeceklerden oluşan zengin bir menü sizleri bekliyor olacak.

Sıranın bana gelmesi ile zengin menü içinden neleri seçeceğimi kestirmek zor oldu ancak arkamda bekleyen onlarca insasın homurdanmaları beni kendime getirdiği anda Ezogelin çorba, Pilav, Etli Biber dolma, yoğurt ve çikolatalı pudingden oluşan ve göze hoş görünen menümü alır almaz kasaya yöneldim. Kasaya geldiğimde keyif faktörünü yaklaşık beşe katlayan bir haber ile karşılaştım ki bu da elimdeki öğünün fiyatının toplamda 3,5 YTL gibi bir fiyata mal olmasıydı. Evet yanlış okumuyorsunuz, bu mükemmel öğün için ödediğim miktar tamı tamına 3,5 YTL idi. Bütün yemeklerin inanılmaz ölçüde ucuz olduğunu, özellikle et yemeklerini bu fiyata evde dahi yemenin mümkün olmadığını belirteyim. Şaşkınlığımı üzerimden atıp oturacak bir masa aradım ki öğlen tatiline denk geldiğim için tek başıma oturabileceğim bir masa yoktu. Bunun üzerine otuzlu yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim ve parmağında alyansı olmayan şuh bir hanımın masasına yönelip müsade istedim. Keyif faktörü gittikçe artarken damak zevki ile mükemmel bir kokteyl oluşturan göz keyfim etkisiyle bu şahane yemeğin hemencecik bitmiş olduğunu gördüm. Baharatı şöyle, tuzu böyle demek istemiyorum. Zira bu lezzetli öğünü bu şekilde tanımlamak oldukça yanlış. Söyleyebileceğim tek şey "mükemmel"dir. Etli biber dolmasının içinde pirince rastlamak oldukça zor iken, pudingin alaşımındaki süt ve çikolatayı ayırdetmek ziyadesiyle kolay oldu. Bir elimde kaşık, bir elimde kalem, oldukça açık bir şekilde kendimi deşifre etmiş olmalıyım ki masa arkadaşım olan şuh bayan ile gurmelik üzerine kısa bir sohbet ettik. Tatlıdan sonra girdiğim ikinci bir şeker koması sebebiyle tanışmayı dahi unuttuğum bu zarif bayana buradan selam eder, arzu ederse telefon numaramı da yazabilirim hanımefendi, bittim ben.

Uzun sözün kısası, Türkiye Büyük Millet Meclisi A Blok Üye Kafeteryası, bir şekilde içeri girmeyi başaran herkes için, mükemmel bir yemek deneyimi sunuyor. Son zamanlarda yediğim en iyi yemekleri burada buldum, bu yüzden Ankara'daki tüm Urban Gourmet takipçilerine şiddetle tavsiye etmek istiyorum. Yemekten sonra berbere inip bir sakal traşı olmayı unutan bay takipçilerimizi peşinen kınamak boynumun borcudur, afiyet olsun.

not: Ankara ekibimize de saygılarımı sunmak isterim, yazılar nerde canımın içi?

Çarşamba, Aralık 21, 2005

İnci Pastanesi

Önemli not: Robert Gadling arkadaşımız izlenimlerini yazdığı mekan, Urban Gourmet'in tanıtmayı amaçladığı mekan profiline uymadığı gibi, tam aksi yönde bir mekandır. Bu sebeple arkadaşımızın Gourmet'liği askıya alınmış olup, her şey sizler içindir.

Yer:İstiklal caddesi
Spesiyal:Profiterol
Tür:Pastane
Fiyat:$$$$
Doyuruculuk:OOOH!
Puan:7,6/10
Lezzet: 10, Servis: SELF, Menü: 7, Dekor: 6

Taksime akmışsınızıdır. Hedefiniz gezmek dolaşmak içmek eğlenmek sevgilinizle buluşmak olabilir. Veya binbir türlü başka şey olabilir. Ama eğer taksime gitmişseniz ve yanınızda fazladan 4 milyonunuz da varsa yapmanız gereken tekşey, gitmeniz gereken tek yer vardır. İnci Profiterol. Paranın fazlalık olması da gerekmez. Bu amaç uğruna bi bira eksik içmek fedakarlık dahi sayılmaz bence..

İçeri girersiniz. Sağ tarafda masalar dizilidir. Boş yer varsa atlarsınız hemen. Kurulursunuz. Sonra birden tezgahtaki dizi dizi tabaklar gözünüze ilişir. Evet, evet! Bunlar onlardır. O ünlü inci profiterolleri..

Tezgahta dizilmiş halde görünce gözünüze çok sıradan şeyler gibi gözükebilirler. Onları alırken yemekhanenizden yemek alır gibi hissedersiniz. Ama bu yiyeceğiniz bir yemekhane tatlısı değildir. Bu cennet sofralarından bir tatlıdır. Sadece bunun tarifi (şükürler olsun ki) insanlar tarafından keşfedilmiştir.

Kaşığı elinize aldığınızda kalbiniz biraz daha hızlı çarpar. Onu nihayet tadıyorsunuzdur. Bu bininci gidişiniz de olsa onu NİHAYET tadıyorsunuzdur. Çünkü her seferi ilk sefer gibidir (azalan verim yasasıymış... pehh).

Onu yediğiniz kısım, siz elinizi ne kadar ağırdan da alsanız, çok çabuk geçer. Tabak da hiçbirşey kalmadığını anladığınız an kendinize gelirsiniz. O an evde olmayı ve o tabağı doya doya yalamak istersiniz. Ama bunu orada yapamazsınız. Eliniz bi tane daha almak için uzanır. Ama ne yazık ki bu meret pahalı bir şeydir. Dudağınızı yalarken etrafa bakmaya başlarsınız. Dükkanın içlerine doğru masalar uzanır. Dekor pastane açıldığından beri değiştirilmemiş havası verir. Orası yıllar öncesiden kalma kotarılmış bir tarih sahnesidir. Orası -eğer gitmişlerse- anne babanızın gençlik yıllarında gittiği pastanedir hala... Bakmaya devam edersiniz. Diğer tarafta pastalar dizilidir. Pastalar da güzeldir hani. İlerde almak için aklınızda tutarsınız...

Sizin profiterolü aldığınız yerin hemen altında ise tepsi tepsi profiteroller durur. Üstlerine sos dökülmemiştir ama soslarda dökülmek üzere hemen üstlerindeki raftadır. Bu tepsiden bi tane almanın planlarını yaparsınız. Ama 100 milyon vermek ve o kadar çok yiyip tatlıdan bıkma riskini göze alamazsınız.

Artık kalkma zamanıdır. Dükkanın en dibindeki kasaya gider, 4 milyonu verir sonra gözünüz arkada kala kala dışarı çıkarsınız.

Beyoğlu'nun en güzel yerlerinden biridir İnci Profiterol. Meydan - Tünel doğrultusunda Galatasaray Lisesi'ne gelmeden soldadır. Hemen yanında "2 Süper Film Birden" tabelası vardır. Hele eğer oraya gidecekseniz öncesinde enerji almak içinde iyi bir tercihtir İnci. Belki de sinemanın buraya açılması bu açıdan bir tesadüften ötedir. Belki çalışanlar arası bir ilişki, bir karşılıklı alışveriş vardır. Bilinmez!!! Bunlar bizimle alakasız konular tabii ki...

Son olarak şunları belirtmek gerekir ki: Aslında pek alternatif bir mekan değildir İnci, ama alternatifi de yoktur. İlk imkanda gidilip (nihayet) bir daha yenmelidir.

Cuma, Aralık 16, 2005

Yusuf Usta

Yer:Misak-ı Milli sk. Kadıköy-İST (hani şu pendik-kadıköy minübüslerinin indiği sokak)
Spesiyal:Çöp Şiş
Tür:Dürümcü
Fiyat:$$
Doyuruculuk:OOOH!
Puan:9/10
Lezzet: 10, Servis: 8, Menü: 9, Dekor: ?

Doğuya ilk adam akıllı seyahatim bundan üç yıl kadar öncesine rastlıyor. Erzurum'dan yola çıkıp Urfa'ya, oradan Mardin'e ve oradan da Diyarbakır üzerinden tekrar başlangıç noktama dönmüştüm. Bu tip seyahatlere çıktığımda benim için gezmek, görmek, tanımak, fotoğraf çekmek kadar önemli bir şey daha vardır; gezdiğim yerin yemeklerini tatmak. Bu mutfak tutkusu sözünü ettiğim doğu turumda temel motivasyonlarımdan biriydi. Benim gibi İstanbul'da yaşayan biriyseniz doğu mutfağının kendinize çok uzak olmadığını düşünebilirsiniz, benim üç yıl önce zannettiğim gibi. Malum, artık İstanbul'da her sokak başında bir dürümcü, her cadde içinde bir (Antep, Urfa, vb.) sofrası bulmak işten bile değil. O dürümcülerde adları "acılı adana, urfa kebap" olan -sözde- spesyalitelerden yemeniz de mümkün, ancak bir gün yolunuz benim gibi Urfa'ya düşerse işte o zaman tüm benliğinizi saracak aldatılmışlık hissiyle nasıl başedersiniz orasını kestirmek biraz zor. İki gün boyunca Urfa'da yediğim kebaplardan sonra tüm yemek geçmişimi sorguladığımı hatırlıyorum; kandırılmıştım, kandırılmıştık... Bize Urfa kebabı diye yedirdikleri şeylerle Urfa'da yapılan şey arasında bırakın bir benzerliği uzaktan akrabalık ilişkisinden bile söz etmek abesle iştigal olacaktır.

Bu uzunca Urfa kebabı güzellemesinin ardından konuya gireyim, mamafih biraz daha uzatır ve bu tip kelimeleri (mamafih, zira, vb.) kullanmaya devam edersem punkTab'ın gazabından beni ne Urfalılar kurtarır ne de engin gourmet'lik bilincim. Bahsettiğim geziden bu yana 3 yıl geçti. Seyahatimden sonraki ilk üç ay hiç bir yerde kebap ya da dürüm yemedim ama benimkisi gibi bir etobur bünye daha fazla dayanamadı ve pes etti fakat girdiğim her dürümcüye de "korsan kebapçı" gözüyle bakmayı ihmal etmedim. Ta ki bir kaç ay öncesine kadar... Yazın başlarıydı sanırım, yolumuzun üzeri olan Misak-ı Milli caddesinin rıhtım girişine yakın bir yerde geceleri bir ocak tütmeye başlamıştı. Gündüzleri çoğunluk kapalıydı burası (artık her daim açık). Ocağın üzerinde muhtemelen karşıdaki internet kafeden alınmış bir A4 çıktısında "Yusuf Usta" yazıyordu. Önceleri hiç umursamamıştım; cadde üzerinde ve açılan sokaklardaki sayıları on beşi bulan dürümcülere bir yenisi eklenmişti. Bir süre sonra geceleri bu küçük ocağın başında biriken kalabalık dikkatimi çekmeye başladı ama yine de kayıtsızdım; sonuçta tüm dürümcüler korsan dürümcüydü benim gözümde. Zamanla -aynı zamanda ev arkadaşım olan- punkTab'ın literatürüne "Yusuf Usta'dan çöp şiş yemek" gibi bir olgunun sağlam bir şekilde yerleştiğini farkettim. Artık denemek şart olmuştu. Bir akşam (ilk denemelerimde hep olduğu gibi) yalnız başıma gittim. Mekan değişmişti; ocak kapının önünden içeri taşınmış, içeriye iskemleler konmuştu. Ve o akşam benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. Artık bir dürümcüye etobur metabolizmamın dayatması ile değil canımın çekmesiyle gidecektim...

Yukardaki puanlamadan da anlaycağınız ya da anlayamayacağınız üzere Yusuf Usta'nın herhangi bir dekoru yok. İçeride sadece bir kaç alçak masa ve bir kaç iskemle mevcut. Rahatsızlık verici orientalist bir yaklaşımla dizayn edilmiş ya da uydurulmuş bol hasırlı, duvarında "eski olan her şey herhalde doğudan gelmiştir" zihniyetiyle ne bulunursa asılmış şark sofracığı türü yerlerden değil Yusuf Usta. Öyle bir iddiası da yok. Servisle ilgilenen bir abimiz, Yusuf Usta ve Yusuf Usta'dan başka ikinci bir usta kardeşimizden oluşuyor bu mütevazi mekanın kadrosu. Ve bu küçük kadro her gittiğinizde güler yüz garantisi veriyor.

Gelelim bu küçük kadronun büyük maharetine... Herşeyden önce bu mekanda kalitesiz birşey bulamayacağınızı söylemeliyim. Dürümün içersine konan salatanın malzemesine kadar her tür gıda Yusuf Usta tarafından seçiliyor. Dürümlerindeki akıl almaz yumuşaklığın ve lezzettin sırrı olan etler de yine aynı kalite kontrol mekanizmasına tabi. Menüde tüm dürüm çeşitleri mevcut: adana, urfa, ciğer, yürek, tavuk şiş ve hem müdavimlerin hem de Urban Gourmet ekibi olarak bizlerin gözdesi ve önerisi "çöp şiş". Burada yapılan çöp şişin özelliği etinin unutulmaz lezzeti ve ilk deneyiminizde ciğer sanmanıza yol açan yumuşaklığı. Belli ki etin özel bir yerinden hazırlanıyor ancak şimdilik bunun sırrına vakıf değiliz. Bu arada başlangıçta belirttiğim Urfa kebabı yorumları sizi aldatmasın. Bu çöp şiş urfa tarzında değil, daha kendine has bir özgünlüğe sahip. Terbiyesi Urfa mutfağına göre daha hafif. Ancak etin tadını yavan bırakmayacak kadar da kıvamında. Yeri gelmişken bir hatırlatmada bulunayım; etin pişme süresine -en azından ilk denemenizde- müdahale etmeyin, bırakın usta size kendi ideal süresinde (yaklaşık 10 dk.) servis yapsın, pişman olmayacaksınız.

Diğer dürüm çeşitlerinin de kendi klasmanlarında birer zirve noktası olduğunu rahatlıkla söyleyebilirm. Onları da gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz. Dürümlerin yanında içecek alternatifleri olarak ayran ve şalgam var. Zaten bu kadar özel lezzetlerle birlikte kola ve benzeri gazlı içecekler gerçekten eğreti duracaktır. Masalarda standard olarak baharat çeşitleri ve ücretsiz suyunuz hazır olacaktır. Bunun yanında yine her masada standart olarak bulunan tombul saksı biberlerinden yapılmış olan turşu da acı tatlara uzak duran insanlara dahi önerilebilecek lezzette. Bu biberleri ince-kısa turşu biberleri ile karıştırmayınız zira çok farklı tatları var. Bilmeyenler için, lezzetinin meksika biberi turşusuna yakın olduğunu söyleyebilirim. Şu günlerde servise mevsim sebzesi olarak turp da eklenmiş durumda.

Dürümü hazırlayan ustanın "biber de bişirelim mi abi/abla?" sorusuna kesinlikle olumlu yanıt vermenizi öneriyorum. Közde pişen tatlı sivri biberlerin doğranıp dürüme karıştıktan sonra kattıkları lezzet gerçekten bağımlılık yapma potansiyeline sahip. Tüm dürüm çeşitleri standart olarak çift lavaşa sarılıyor ancak benim gibi, dileğinize göre (eğer çok aç değilseniz) tek lavaş tercihinde bulunabilirsiniz. Bu arada Yusuf Usta'nın, "kuş gribi" salgını nedeniyle uzun bir süre tavuk satmayacak duyarlılığa sahip bir mekan olduğunu da iletmekte yarar var.

Son olarak fiyatlarından söz edelim. Dürümler hariç mekanın her yerine işlemiş olan minimal yaklaşımı fiyatlarda da görmek mümkün. Tüm dürüm çeşitleri 2.5 Lira, dürüm + ayran ise 3 Lira. Ve standart bir dürüm-ayran ikilisi, standart bir metabolizma için fazlasıyla doyurucu. Hatta çok değerli punkTab kardeşimiz için bile...

Yolunuz düşerse diye bitirmek istemiyorum çünki Yusuf Usta, rotanızı bilahare o yöne ayarlamanızı hakedecek bir lezzet mekanı. Deneyiniz efendim. Ve afiyette kalınız.

Salı, Aralık 06, 2005

Kemer Dürüm Evi

Yer:Bozdoğan Kemeri Sokak, Kalaycının Yanı, Beyazıt İstanbul
Spesiyal:Adana Dürüm
Tür:Dürümcü
Fiyat:$
Doyuruculuk:OOOOH!
Puan:8/10
Lezzet: 9, Servis: 9, Menü: 9, Dekor: 5

İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü'nün etrafı, pek çok cafe, dürümcü, restoran vs. ile dolu. Malumunuz zaten işlek olan bir bölgenin tam ortasında bir de Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden birinin (İstanbul Üniversitesi) merkez kampüsü bulununca bu hareketlilik ve kalabalık iki katına çıkıyor. Bu kadar insanın ihtiyacına yönelik olarak da yüzlerce mekan açılmış ve ellerinden geldiğince hizmet veriyor.

Bu kadar çeşitliliğin arasında seçim yapmak zor. Özellikle öğrenciler, Lezzet, Doyuruculuk ve Hesaplılık dengesini sağlayarak karınlarını doyurmak durumunda. Biz de bu konuda üstümüze düşeni yapıyoruz sanırım. İşte bugün size mükemmel sayılabilecek bir mekanı daha tanıtmaya çalışacağım.

Kemer Dürüm Evi, Beyazıt Kampüsü'nün yanındaki sokaktan içeri girip bir süre yürüdükten ve Kemer'i geçtikten sonra karşınıza çıkıyor. Küçük bir dürümcü, dekoru sizi aldatmasın, içeride sizi mükemmel bir lezzet ve dostça bir ortam bekliyor.

Siparişinizi verdikten sonra bir "appettizer" niteliğinde olan "acılı ezme" ve sıcak lavaş servisi sizi ana öğüne hazırlıyor. Ancak bu acılı ezmeyi sadece extreme sporlara ve ibrahim tatlıses ilgi duyanlara tavsiye edebiliyorum. Yine de yemek isterseniz dikkatli olun zira oldukça yoğun ve kıvamlı görünen bu ezme oldukça sulu ve üstünüzü berbat etme riskiniz yüksek (hahaha Barış nasıl döktü üstüne bi görseniz haha).

Ardından siparişlerimiz geliyor. Mekanda farklı siparişler ile farklı lezzetleri tanımaya çalışan dört kişilik bir ekip kurduk adeta. Herkes yediği dürümü hararetle tavsiye ediyor ancak ben diğer lezzetleri henüz tatmadığım için size Adana Dürüm'ü tavsiye edeceğim. Kalın bir lavaş içinde zengin bir garnitür ile servis edilen dürümler oldukça doyurucu. Lezzetinden bahsetmeye gerek bile yok. "Kullandığımız et" diyor Ali Usta, "lezzetimizin en büyük sırrı.". Ve ekliyor: "Kendi yemediğim eti müşterime yedirmiyorum". Ali Usta haklı. Kullanılan malzeme oldukça kaliteli ve lezzetli.

Dürüm dışında porsiyon olarak da alabileceğiniz kebap çeşitlerinin yanında zengin bir Melemen Menüsü ve Döner çeşitleri (et, tavuk) de mevcut.

İçecek çeşitleri zengin. Ancak ilk defa gördüğüm ve uğradığım lezzet bombardımanı sonucunda adını not almayı unuttuğum Ayranı tavsiye ederim. Böylesine büyük bir dürümün yanında tabi ki büyük boy ayran içmenizde fayda var. Bunun dışında Meşrubat, Meyve Suları vs. vs. vs.

Yemeğimizi yedikten sonra sigaralarımızı tellendirmek üzereyken mekanımızın ikramı olan çaylarımızı yudumluyor ve notlarımı tekrar gözden geçiriyordum. Unutmamam gereken önemli bir detayın altını çizmiştim. Dürümlerin fiyatı sadece ve sadece 2YTL, içecekler ve menüdeki diğer öğünler de tam bir öğrenci bütçesine uygun. Porsiyon Kebaplar 3YTL, Melemenler 2,50-3YTL, Dönerler 1-4YTL, İçecekler 0,50-1YTL arasında.

Paket servisi var mekanımızın. Hatta telefon edip fakültesini ve adını söyleyenler için, fakültenin içine kadar bile servis yapılıyor. Sınavlara hazırlanırken dersin başından kalkamayan, hatta Yemekhane'ye bile gidemeyenler için mükemmel bir servis.

Özetlemek gerekirse, küçük ancak oldukça doyurucu ve lezzetli bir mekan Kemer Dürüm Evi. Yolu düşenlere ve İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü'nde eğitim görüp mecburen yolu düşenlere şiddetle tavsiye edebileceğim bir mekan. Haberini Urban Gourmet websitesi'nden aldığınızı belirtirseniz bir indirim söz konusu değil ama belki bize bir indirim yaparlar.

Satırlarımı bu küçük mekanın Motto'su haline gelen (sanırım gerekli izinleri alıp Urban Gourmet'ye de Motto edeceğim bunu) Ali usta'nın şu sözleriyle sonlandıracağım: "İnsan Aldanır, Mide Aldanmaz".

Afiyet olsun.

Pazartesi, Aralık 05, 2005

İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü Yemekhanesi

Yer:İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü Beyazıt/istanbul
Spesiyal:Domates Çorbası
Tür:Yemekhane
Fiyat:$
Doyuruculuk:OOOOH!
Puan:7/10
Lezzet: 6, Servis: 3, Menü: 7, Dekor: 9

Anadolunun çeşitli yerlerinden kopup da eğitim için istanbula gelmiş binlerce gencin hayatını kurtaran bir mekandır İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü yemekhanesi. Gerek yoğun geçmiş ders saatlerinin sonunda, gerek paranın bitip ay sonunun dört gözle beklenildiği zamanlarda, her dar gelirli öğrencinin biricik uğrak yeridir. Beyazıt kampüsü içinde yer alan iktisat, hukuk, siyasal bilgiler ve rektörlük binası ile beraber, Bayazıt Cami'ninde bulunduğu şirin bir tepenin üzerinden boğaza doğru bakan bu mekan, insanı ferahlatan havasıylada benzerlerinden kolayca ayrılmaktadır. Çoğu öğrenci tarafından hayal olarak görülen "boğaza karşı bir mekanda yemek yemek" , bu mekan sayesinde hayal olmaktan çıkarak olabilir ve hatta seçilebilir bir konuma gelmiştir.

Ne kadar da öğrencilerin kolaylıkla erişebileceği bir mekan olarak tasvir etmiş olsam da İstanbul Üniversitesi öğrenci ve öğretmenleri dışında birilerinin yoğun güvenlik duvarlarını aşıpta yemekhaneye gelmesi çok zor bir ihtimaldir. Bu dezavantajına rağmen yinede yemakhane o bölge için normalin üzerinde bir yoğunluğa sahiptir. Elbetteki bunun en önemli sebebi 1,25 ytl olan yemek fiyatıdır.

Her hafta değişen menüsü ve günde 2 çeşit yemek, bir tatlı ve son günlerden sıklıkla karşılaşmaya başladığımız hoşafla türk insanın en ayrıntılı damak tatlarını bünyesinde barındırır. Ayrıca sınırsız su ve sınırsız ekmek ile en doyumsuz insanların bile buradan aç çıkması olası ihtimallerin haricindedir.

Ancak;
Masalara konulan, karabiber olduğu iddia edilen toz ve öngörülen besin değerlerini tamamlamak için yerli-yersiz her yemeğin içinde karşılaşabileceğiniz makarna taneleri de gözümüzden kaçmadı ve değerlendirmemizde bunlar eksiler olarak yer aldı.

Yoğun bir iş gününde Beyazıt'a 12:00-14:00 aralarında yolunuz düşerse, tarihi doku eşliğinde, Boğaza karşı ucuz bir yemek yeyip kısa bir kaçamak yapmak isterseniz İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü Yemekhanesi sizin için değerlendirilmesi gereken bir mekan olsun...
Sakın güvenlikleri unutmayın.

Cumartesi, Aralık 03, 2005

Dadaş Pilav

Yer:Misak-ı Milli Sokak, Kadıköy, İstanbul
Spesiyal:Karışık Pilav
Tür:Pilavcı
Fiyat:$$$
Doyuruculuk
:
OOOH!
Puan
:
8/10
Lezzet: 9, Servis: 7, Menü: 9, Dekor: 5

Ucuz yemek denildiğinde ilk akla gelen seçeneklerden biri pirinç pilavı ya da daha yaygın adıyla "pilav"dır. İstanbul'da pilav yemek için oldukça fazla mekan var -seyyar, sabit ya da dükkan- ancak bütün bu seçeneklein arasından sıyrılıp öne çıkan bir yer var ki, çeşitleri ve lezzeti ile Kadıköy başta olmak üzere, İstanbul halkına hizmet veriyor: Dadaş Pilav.

Düşük bütçeye hitap etmesi ve buna karşın oldukça lezzzetli olması ile yıllar boyunca başta öğrenciler olmak üzere pek çok kişinin gözdesi olan Dadaş Pilav, bir süre önce girdiği tadilattan sonra yaptığı ikinci açılışı ile isminin başındaki "hesaplı" sıfatını yitirdi sayılır. Zira bir pilav ve bir ayrandan oluşan standart menü için ödemeniz gereken miktar tarih itibariyle 2.25YTL. Ancak yine de öğrencilik yıllarını yadetmek veya lezzetli bir tavuklu-nohutlu pilav yemek isteyen herkesi bekliyor Dadaş Pilav.

Menüden bahsetmek gerekirse, standart tabak olan Pirinç Pilavına Nohut, Tavuk, Çoban Salata, Kurufasulye, Ciğer çeşitlerinden istediklerinizi ekleyebilir ya da bu malzemeler ile isteğinize göre kombinasyonlar hazırlayabilirsiniz. Mekanımızda sadece pilavın bulunması, Dadaş Pilav için bir artı durumunda ancak Pilav ile birlikte ekmek servisinin olmaması Anadolu insanının olmazsa olmazı olan "Pilav+Ekmek" ikilisinden ödün vermemize sebeptir. Masalarda acı biber turşusu, pul biber, kara biber ve tuz standart geliyor. İçecek seçenekleri de oldukça fazla: Ayran, Gazlı içecekler ve Meyve suları arasından istediğinizi seçebilirsiniz.

Benim bu mekandaki favori menüm Karışık Pilav ve İtimat Ayran. Ayran hastaları bilirler, İtimat Ayran, kalitesi, tazeliği ve fiyatıyla piyasada oldukça fazla bulunabilen ve aranılan lezzetli bir ayrandır. Bu muhteşem ikiliyi tatmanızı şiddetle tavsiye ediyorum ancak diğer çeşitleri de denemeden geçmeyin. Bazı arkadaşlarımızın hararetle savunduğu Ciğerli Salatalı pilav artı ayran "mönüsü" benim favorilerim arasında olmasa da bu kombinasyonu da ciğer sevenlere önemli bir seçenek olarak tavsiye ediyorum.

Mekanda ilginç bir paket servisi uygulaması var. Bu konuya da değinmek istiyorum. Mekanda evlere servis yapılmıyor. Ancak pilavınızı paket yaptırıp evinize işyerinize götürebiliyorsunuz. Bu noktada şu önemli hatırlatmayı yapayım, Paket Pilav'ın fiyatı 1,75YTL, normal servis pilavdan 0,25 ytl daha pahalı. Sanırım masrafları (plastik kap, çatal, paket tuz) böyle doğrudan müşteriye ve fiyata yansıtmak uygun bir davranış değil ama evde televizyon karşısında pilav keyfi yaşamak isteyenler için bu 0,25YTL fark çok da etkili değildir sanırım.

Sonuç olarak, bu hafta sonu alternatif bir lezzet denemek isterseniz size tavsiye edebileceğim bir mekan Dadaş Pilav. Ancak damak zevkinden ziyade doyuruculuk daha önemli ise, urban gourmet'nin tavsiye ettiği seçenekler arasından size en uygun olanları seçebilirsiniz.

Hepinize lezzet dolu günler diliyorum. Afiyetle kalın, görüşmek üzere.